24 Ağustos 2011 Çarşamba

so 90's.

 şu yazılara nasıl başlayıp nasıl bitireceğimi bilmiyorum. şu anda olduğu gibi damdan düşercesine başlıyorum işte. devamı da geliyo. e ilkokulda ne öğrettiler ki bize kompozisyon yazma hakkında ? giriş, gelişme, sonuç. ha ben burda da tanım yaparak başlıyım de o olsun dimi ? yoğh öyle yağma. neyse, alakasız bi dert yanışla başlıyorum yazıma.
 efenim, az önce dışardaydım. kuzenim, arkadaşlarım vs. içlerinden birisi beni çocukluğuma götürdü: hayatımdaki ilk arkadaşım. evet her sabah saat 8'de bizim kapıda olan velet. hem de istisnasız.- hamiş: yazı yazarken oradan buradan yazıyolar ya, feci dikkatim dağılıyo, konudan da sapıtıyorum. hööffss.-
 ilk arkadaşımı görünce şunu farkettim, geçmişim o kadar çok özlüyorum ki ! zaten eskilere, geçmişe özlem duyan bi insanım, arkadaşımı görünce özlemekte ne kadar haklı olduğumu anladım. şimdiki çocuklara acıyorum. resmen acıyorum. nasıl çocukluk yaşıyo onlar ? internet, ps, vs. sokağa çıkmadan yaşıyorlar gerçekten. hani nerede bunların sokakta top oynamaları, iki taş arasını kale yapıp '' fovul olum fovul ! '' diye bağırmaları ? hani nerede düdük şekerleri ? bunları böylece uzatabilirim. şimdiki çocuklar çocukluğunu yaşayamadan büyüyo. hem kötü bi devirde yaşıyolar, hem de çocuk gibi yaşamıyolar. evet bazı olanaklar bakımından bizden daha şanslı olabilirler ama ben yaşadığım çocukluğu, tasolarımı, gazoz kapaklarımı, oynadığım çamurları, değişmem buna. atarimiz vardı bizim; 9999999 in 1. hani nerde onlar ? hani nerede tsubasa, power rangers ?!
görselle de desteklemek istedim. vay anasını, nasıl da özlemişim !! bazı cümlelerimden dolayı 30'lu yaşlarda sanılabilirim amma o kadar olmadık daha, 19 yaşında körpecik bi kız çocuğuyum daha aklshjdalks. meselaaa ne vardı çocukluğumdan hatırladığım...mmmmsss... hah ! gırgır vardı ! böyle kocaman dikdörtgen bişeydi, uzuncana da bi sapı vardı. çok severdim keratayı. annemi oyalama konusunda bir numaraydım o aleti gördüğümde. annem gırgır yaparken ben üzerine tünerdim. allahım nsı bi eğlence o. heralde o kadar seviyomuşum ki öyle de bi fotoğraf var albümümde. gırgırla süpürmek zevkli olduğu kadar üstüne oturup odada gezinmek de zevkli bence !

başka neler vardı..hah patlak göz vardı ilkokul dönemimizde. iğrenç bişeydi ama ben kokusunu çok severdim o hedenin. kıpkırmızı akışkan bi sıvının içindeki yapışkan gözden ibaretti. bundan korkan mallları da hiç anlamazdım. mal bebesi. sanki biz caniyiz de gerçek gözü dolandırcaz elimizde. töbestafur.

en önemlisi de, ben kasetten müzik dinliyerek büyüdüm. o kadar severdim ki o kasetleri, hala saklarım. ha bi de plak var bi kaç tane. bi de annemle babamın kocaman düğün kasetleri. geçmişime çok bağlıyım galiba. kıyamıyorum hiç bişeye. şimdiki gibi zönk diye bulamıyoduk ki şarkıları ! ya kaset alıcaksın ya da radyoda çalarken kasede çektiriceksin. kasede çektirilmiş şarkılarımı dinlerim arada mutfakta. arada böyle kapı sesler, anne seslenmeleri vs. güzel günlerdi.

ha bide şöyle bi eğlencemiz vardı. o kadar severdim ki bu oyuncağımı, saatlerce oynardım. şimdiki çocukların böyle yetenek geliştirici oyuncakları yok bence böyle.

sürekli '' şimdiki çocuklar, şimdiki çocuklar..'' deyip duruyorum. aziz nesin'in '' şimdiki çocuklar harika '' kitabı geldi aklıma. şimdiki çocuklar afedersiniz bok gibi. bilgisayarla, facebookla büyüyen çocuktan nolur anasını satıyım ? 5 yaşındaki çocuğun bile hesabı var. biz ekranın altındaki kocaman kasalar varken bilgisayar derslerinde girebilirdik internete. evlerde internet varken de telefon çaldığında bağlantımız kopardı. msn'den konuşurduk biz. hoşlandığımızın msn'sini alıcaz diye götümüz çıkardı.

bide çocukluk kıyafetlerime bayılırım ben. böyle ayak altından geçirmeli taytlar, vatkalı bayramlıklar vs.vs. minik minik elbiselerim.. oyşşş ne çok özledim :(

bi de bizim çocukluğumuzun şarkıları vardı. mesela tarkan benim çocukluğumun şarkıcısı. evet şimdi star mtar ama biz çocukken o da çocuktu. zayıf, körpecik, ayrık dişli bişeydi. '' kıl oldum abi ! '' ydi. ya da oya-bora ikilisi vardı. '' ara beni, öptüm seni seni çok özledim deli gibi ! '' 


çizgi filmlerimiz vardı bizim ! jetgiller, casper, şirinler, taş devri. bunlar arka arkaya çıkardı sabahları. kahvaltı esnasında bakılacak olanlardı onlar.  "belki iyi bir çocuk olursanız şirinleri bile görebilirsiniz"  
pokemon bile çocukluğumuzda kaldı ! tasolarımla beraber. isimlerini kulaktan duyma telaffuz ederken, ne çok severdim o pokemonları, gibi cebimden poketopları çıkarıverecektim bi gün ben de. sporcu kartlarımız vardı. takımlarına göre ayrık dururdu benimkiler. rengine göre, numarasına göre, takımına göre oynanırdı. üterdin ya da ütülürdün.  gazoz kapağı dizip oynardı cız misali. eve bilye değil cız derdik. demesi daha kolay. gayrak dediğimiz mermerimsi taşlarla oynardık. ne güzel günlerdi onlar !


bu yazıyı yaklaşık 1 saattir yazıyorum ama daha yazıcak o kadar çok şeyim var ki. 


'' tavandaki fareler
  tıkır tıkır ederler
  daha yazacaıktım ama
  kalemimi yediler..''


hepimizin hatıra defterinde mutlaka yer alan bi mani. benim klavyemi fare falan yemedi ama aklıma gelen bu kadar. oturup konuşulduğunda ise ben diyorum ki '' crazy 90's ''  muhabbet ortamı olduğunda saatlerce konuşabilirim eskiler, 90'lar, çocukluk anıları vs. hakkında.

"belki iyi bir çocuk olursanız merve'yle geçmişi konuşabilirsiniz ! ''


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

buyur beyim