22 Kasım 2011 Salı

saat: 4.44





zamanı boşa aldım, akıp gidiyo. amaçsızım gayesizim. olmuyo artık. onun bana olan soğuk tavırları beni bile kendimden soğuttu. hay anasını satayım nerden gittim aşık oldum ben buna? itmeye çalışıyorum kalbimin derinine, en dibine ama öyle bi an geliyoki kendisini kalbimin en derininden canımın en acıyıcak yerinden çıkıp gelip canımı yakıyo. bazen etik olmayan bu hislerimi bastırmak istiyorum, en derinlerde bir yere gömüp bir daha çıkarmak istemiyorum ama olmuyo. beni sevmiyo, naparsa yapayım sevmiyo. her şeyi geçtim, arkadaşlığımızı bu hale getirmeseydi iyiydi. yani evet benim suçum aslında ama benden bu kadr uzaklaşmana ne gerek vardı ha ?

hiç bişeye odaklanamıyorum. hiç bişeye demek yanlış olur aslında. gözlerine ve camdan yansıyan görüntüsüne o kadar güzel konsantre olabiliyorum ki beni sadece onun bana bakışları kendime getiriyo. '' j'aime ses yeux parce que je l'aime ! '' ona bakmaya doyamıyorum, kıyamıyorum. o kadar güzel ki benden başkasına ait olabiliceği düşüncesi mahfediyo beni. içimi kemiriyo. ama onun başkasına ait olması ya da başkasından hoşlanması benim umrumda bile değil çünkü benim sevgim onun başkasına hissettiklerinden ya da başkasının ona hissettiklerinden çok daha köklü ve güçlü. kendime güvenebildiğim tek konu ona duyduğum aşk !




8 Kasım 2011 Salı

çok şey istemiyorum !

ben onun için çabaladıkça, o mutsuz oluyomuş. benim çabalamalarım karşısında bişey yapamamasından rahatsız oluyomuş. yap o zaman be adam ! ben seni elde etmek için çabalıyosam sende beni biraz olsun sevebilmek için çabala. hem o zaman ne sen rahatsız olursun ne de ben mutsuz olurum. azıcık beni sevsen herşeey o kadar çok değişicek ki, o kadar mutlu olucam ki.
bugün fal baktırdım yine. ve yine sen çıktın falımda bi balık burcu olarak, kısmet olarak ve kahvenin fincanın arkasında doğru akmasıyla gerçekleşicek olan dileğim olarak. ama artık ben sadece fallarımda çıkmanı istemiyorum. reel hayatta da yanımda istiyorum seni. yanımdasın biliyorum ama daha fazlasını istiyorum ben.
sana olan özlemimi anca rüyalarımda giderebiliyorum. yaklaşık 3 haftadır her gece istisnasız seni görüyorum rüyamda. o kadar güzel oluyo ki oğuzhan ! gerçek olmasını istiyorum. mesela ben senin omzunda yatıyorum, senin omzunu öpüyorum. sen de burnunu kafama dayamışsın. bu kadarcık şey istiyorum ben, çok mu ?
sivas'a çıkarma yapmak istiyorum. anneni-babanı-kardeşini-dedeni görmek istiyorum. kurbanlığın etini doğrarken seni izlemek istiyorum. ailenin yanında seni görmek istiyorum. et doğrarken ağrıyan sırtını ovmak istiyorum, birlikte mangal bile yakabiliriz. bilmediğim bi şehiri seninle öğrenmek istiyorum. sivasın soğuğunda sana sarılmak istiyorum.

yazdıklarıma bakınca aslında çok şey istemiyorum. özetle '' seni istiyorum. ''


bu fotoğrafa baktıkça içim acısın istemiyorum. baktıkça benim olduğun için ve beni sevdiğin için mutlu olmak istiyorum. şükretmek istiyorum hatta ! 

yanındayken nasıl mutlu olduğum çok belli dimi ? eşşek gibi sırıtmışım ve omzuna yerleşmişim çocuğun. omuzlarını çok severim. aslında her yerini severimde kolu ve omzu bi başkadır bende. işte bende böyle seviyorum. aylardır bu karenin iki yakın arkadaşa değil de birbirini çok seven iki sevgiliye ait olmasını istiyorum.

 çok şey istemiyorum !

1 Kasım 2011 Salı

uzuuuuuun zamandır yazmıyodum, eve gelmişken bloğumda benim aklıma geldi bi bakayım dedim. neler birikmiş öyle okumam gereken ! ama onları okumadan önce kendi yazmam gerekenleri yazayım.

hımmm nerden başlasam diye düşünüyorum; aşk mı yoksa normal hayat mı ? benim için hayat böyle ikiye ayrılıyo işte; aşk ve diğerleri. diğerlerinden başlıyayım o zaman.

eveet. fransızca kursuna yazıldım ! bildiğin fransa, fransız, eyfel hayranı olan ben hayallerimdeki fransa için ilk adımımı resmi olarak attım. derdimi fransızca anlatabiliyorum zar zor. en azından adımı, nereli olduğumu, nerede okuduğumu vs. takılmadan söyleyebiliyorum şimdilik. ama hakikaten zor bi dil. gırtlak sesleri ve nazeller bi dersin konusunu oluşturabilir. bunun yazımlar var, dişilleri var, erilleri var.. baya var. ama ben çok seviyorum ve fransızcamı ilerletmeyi de düşünüyorum. fransızcadan başka bol bol alışveriş yapıyorum, kredi kartımın limiti doldu bugün kendime topuklu bot alamadım. babam gelince onun kredi kartıyla alabildim anca. sefilleri oynadım hakkaten. ama bunlar çok sıkıcı geliyo bana, asıl macera aşk hayatımda. buyrun;

burası çok karışık şimdi, nasıl başlasam bilmiyorum ama bi yerden de başlamak gerek. ismi oğuzhan. geçen seneden beri arkadaşız, hatta en yakın kız arkadaşı benim ama ben oğuzhana aşığım. geçen seneden beri. ama bu arada bi hata yaptım ve onun arkadaşlarından biriyle çıktım. çünkü oğuzhandan umutsuzdum ve karşı taraftan gördüğüm ilgi uzun zamandır görmediğim bi ilgiydi. pohpohlanıyodum resmen. ama ben bunu hiç sevmedim, bi gram sevmedim yemin olsun. ayrıldığımda üzülmedim bile. üstümden koca bi yük kalktı. onu buralara yazıp burayı kirletmiycem, her neyse. ben bundan ayrıldığım dönemde oğuzhan bunu teselli ederken bunlar yakın arkadaş oldular ! benim tahminime göre. daha doğrusu o, oğuzhanla yakın arkadaş oldu. benim tahminime göre. her iki durumda da boka batan taraf ben oluyorum ama. ben bütün bi sene boyunca oğuzhan aşkımı bastırmaya çalıştım, başkalarıyla bastırmaya çalıştım ama olmadı. hatta izmire gidene kadar da bastırmaya çalıştım ama onu okulda görünce, ona bakınca, sigara içerken yanıma gelince ve bunun akabindeki haftalar içinde ben -kendimce- sinyaller almaya başlayınca nah bastırırsın merve dedim. sürekli oğuzhandan bahsetmece, birlikte fotoğraf çektirmece, o fotoğrafları çıkarttırmaca, oğuzhanla evlilik hayalleri kurmaca, onun soyadını ismimin yanına eklemece falan derken kendimi oğuzhan için ağlarken buldum. oğuzhana aşık olduğumu söylediğimde en çok tepki vereceğinden korktuğum insann karşısında hemde. ama o beni hiç kimsenin desteklemediği kadar destekledi. '' abi seviyosan git konuş bence '' demeyi de ihmal etmedi tabi. ama söylediği şu cümle beni çok etkiledi - sizi de etkilesin diye yazıyorum - '' bugün yaptığın şeyler ilerde dönüp gelip seni bulmaz, ama yapmadığın şeyleri kafandan silemezsin ve bi ömür bunun pişmanlığını yaşarsın. yaptıkların unutulur ama yapmadıklarını sen unutamazsın. abi seviyosan git konuş bence ! '' sizce de mantıklı dimi evet. ben bu anda koşarak alsancaktan gaziemire kadar koşup oğuzhann boynuna atlayabilirdim. ama yapmadım. hatta bu konuşmadan 4 5 gün sonra kadar konuşabildim onunla. bu kadar anlatıcam, daha fazla anlatamam kendimde o gücü görmüyorum ben. ama onun bana sarılmasını çok seviyorum. arkasından koşturup nefes nefese '' bana sarılır mısın ? '' diyebilicek kadar.